Bilim Tarihine Katkıları
İslâm medeniyeti XVII. yüzyıldan itibaren etkinliğini batı medeniyetine kaptırmaya başlamıştır. Bugün etkinliğini kaybetmiş olan İslâm medeniyetinin tekrar uyanışa ihtiyacı vardır. Bir toplum kültür üretip, ürettiği bu kültürü farklı toplumlara da transfer etme dinamizmine ulaşırsa, işte o vakit o toplumun medeniyet inşa etmeye başladığı söylenebilir. Bir toplumun kültür üretebilmesi için de din, bilim ve düşünce gibi değerlere sahip olması gerekir. Aslında bu değerler birbirini tamamlamakta ve birbirini beslemekte olup, birbirini beslediği ölçüde de amaca ulaşılmaktadır. (Abuzar 91) Müslüman toplumlar bugün din değerine sahip olmakla birlikte, bilim ve düşüncede istenilen seviyede değillerdir. Bugün Müslümanlar bilgi üreten, yeni fikirler ortaya koyan, bilimsel ilerlemelere katkı sağlayan konumdan uzak olup, daha çok hazır bilgi ve fikirleri tüketmektedir.
Bugün durağan medeniyet durumunda olan İslâm medeniyeti, yeniden etkin medeniyet konumuna gelebilecek tüm unsurları bünyesinde barındırmaktadır. (Abuzar 87-90) Belki bugün ihtiyaç duyulan şey sahip olunan bu potansiyelin ve değerlerin tekrar hareket geçirilebilmesidir. Bunun içinde kendi kültürüne, medeniyetine güvenen, özgüven sahibi bireylere ihtiyaç vardır. Bu anlamda Fuat Sezgin neredeyse tüm çalışmalarını Müslümanların sahip olduğu medeniyet birikimini ortaya çıkarmak ve Müslümanların kendi kültür ve medeniyetini doğru bir şekilde tanıyarak, batı medeniyeti karşısındaki geri kalmışlık, yenilmişlik duygusundan kurtulup, kendilerinden beklenilen çalışmaları yapmak için harekete geçmelerini sağlamak üzerine yoğunlaştırmıştır.
Şunu belirtmek gerekir ki son dönem yetişmiş büyük İslâm ilimler tarihçisi Fuat Sezgin’in İslâm medeniyetine bilgi ve bilimsel çalışma noktasında katkıları ancak geniş çaplı araştırmalar neticesinde ortaya konulabilir. Biz burada Fuat Sezgin’in çalışmalarından bir kaçını kısaca ele almakla yetineceğiz. İlk olarak kaleme aldığı bilimsel eserlerinden en önemlisi olarak görülen Geschichte des Arabischen Schrifttums (GAS) (Arap-İslâm Bilimleri Tarihi) eserinin ve ikinci olarak da kurulmasını sağladığı müze, araştırma enstitüsü tarzı yapıların İslâm ilim tarihi açısından önemine ve değerine değinilecektir.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; Fuat Sezgin İslâm medeniyetinin gelişmesinde, Müslümanların bilgiye önem vererek, bilim ve teknolojide üretken bir misyon benimsemelerinin önemli rol oynadığını ifade eder. (Bozan, Oktay, (2019). “Fuat Sezgin’e Göre İslâm Dünyasının Yükselme ve Gerileme Nedenleri”, Fuat Sezgin ve Temel İslâm Bilimleri (Güncel Tartışmalar - Teorik Teklifler), Divan Kitap, İstanbul 2019, 383.) Zaten çalışmalarını da bu görüşü doğrultusunda yapmış, İslâm ilimler tarihinin doğru bir şekilde yazılıp, Müslümanlara ve diğer toplumlara sunulması için çaba sarf etmiştir. Fuat Sezgin’in temel amacı Müslümanlara kendi medeniyetlerini doğru bir şekilde tanıtarak, medeniyet geçmişlerine sağlıklı bir bakış açsıyla bakmaları, bilime ve bilimsel çalışmalara karşı nasıl bir tavır almaları gerektiği noktasında bir perspektif sunmaktır.
Fuat Sezgin’in eserlerine ve kurduğu müesseselere geçmeden önce, İslâm ilimler tarihine katkılarından bazılarını ifade etmek, onun önemini ve İslâm medeniyetinin yeniden inşasına katkılarını anlamakta faydalı olacaktır.
Fuat Sezgin;
1. Sadece ortaya koyduğu ilmi eserleriyle değil; inançlarına, değerlerine, kültürüne, medeniyetine olan sağlam güveniyle, ilmi kişiliğiyle, çalışkanlığıyla, takip ettiği bilimsel yöntemle de bugünün ve gelecek nesillerdeki bilim insanları için bir rol modeldi.
2. Yaptığı çalışmalarla İslâm ilim tarihinin gelişim aşamalarını bir bütünlük içerisinde ortaya koymuştur. Bu anlamda İslâm ilim tarihinin doğru bir şekilde yazılmasına ve öğrenilmesine önemli katkı sunmuştur.
3. İlim tarihi ve ilim felsefesinin bazı prensiplere dayandığını, bir medeniyet bu prensipleri oluşturur ve uygulayabilirse, o medeniyetin gelişmesinin kaçınılmaz olduğunu söylemektedir. Bu prensiplerin tekâmül, tecrübe, müşahede ve rasat, tenkit, ilimde emanet ve şüphe olduğunu ifade etmektedir. Fuat Sezgin bu prensiplere İslâm medeniyetinin sahip olduğunu modern bilimsel araştırma yöntemleriyle mukayeseli bir şekilde ele alarak ortaya koymuş ve Müslümanların tarihi süreçte bu prensipleri nasıl uyguladıklarını somut örneklerde vererek açıklamıştır. (Karahan 205-207) Bu şekilde İslâm medeniyetinin yüzyıllar öncesinden bir nevi modern bilimsel araştırma prensiplerini uyguladıklarını ve bir medeniyetin başarıya ulaşması için gerekli olan prensiplere sahip olduklarını ifade etmiştir.
4. Müslümanların ilim tarihlerinin kendi mensupları tarafından bile tam olarak bilinmediğini, hatta İslâm’ın gelişmeye mani olduğu, Müslümanların tarihi süreçte ilmi alanda hiçbir çalışma yapmadıkları yönünde yanlış bir kanaatin olduğunu ifade etmiştir. Bu durumun çok yanlış ve üzücü olduğunu ifade ederek, kendisinin temel amacının bu yanlış algının ortadan kaldırılması için çalışmak olduğunu ifade etmiştir.
Mesela bu yanlış algıyla ilgili başından geçen bir olayı şu şekilde anlatmaktadır: “Lise tahsiline başladığımın henüz daha ikinci haftasında, bir öğretmenimiz bize Müslüman hocaların dünyanın öküzün boynuzu üstünde olduğuna, öküz kafasını sallayınca da zelzele meydana geldiğine inandıklarını söyledi. Lise tahsilim boyunca bunu tashih eden hiçbir öğretmen olmadı. Hâlbuki çok sonraları öğrendim ki Müslümanlar henüz daha hicretin I. yüzyılının sonuna doğru Aristo’ya isnâd edilen Kitâbü’lÂlem’i tercüme etmiş, orada zikredilen dünyanın yuvarlak olduğu nazariyesini öğrenerek tartışıp kabul etmişler ve onların büyük çoğunluğu buna ilâveten dünyanın döndüğüne de inanmışlardı. Milâdî XVIXVII. yüzyılda Avrupalılar’ın, dünyanın şekli ve dönmesiyle alâkalı ne büyük mücadeleler yaşadığı düşünülürse Müslümanların ne kadar ileri oldukları ve münevverlerimizin durumu daha iyi anlaşılabilir.”(Karahan 208)
Fuat Sezgin İslâm dinin gelişmeye mani olduğu yanlış algısının, İslâm dinine mensup olanlar arasında bile olduğunu ifade ettikten sonra, özellikle İslâm dinin ilme, gelişmeye engel olduğu tezinin tamamen asılsız olduğunu belirterek, bu düşünceden Müslümanların bir an önce kurtulup, ilmi ve bilimsel çalışmalar yapması gerektiğini vurgulamaktadır. Bunu da şu sözleriyle ifade etmektedir: “Avrupa’da XIII. yüzyılda kilise, Aristo’nun eserlerinin okunmasını yasaklamış ve insanlar bunları gizli gizli okumuşlardır. İslâm tarihinde kesinlikle böyle bir şey yaşanmamış aksine bu tür eserlerin okunması teşvik görmüştür. Buna rağmen yukarıda zikrettiğimiz sebeplerle Müslümanlar gerilemiş Batı ise Müslümanlardan öncülük bayrağını devralmıştır. Bu tamamıyla tarihî bir hâdisedir ve bütün cemiyetlerin başına gelmektedir. Batılıların bu gün geldikleri seviye muhteşemdir. Bunun ne kadar devam edeceğini bilmiyoruz, ancak bizi ümitsizliğe ve kızgınlığa sevk etmemelidir. Bu tarihî hâdiseyi olduğu şekliyle iyi değerlendirmeli ve hele hele geri kalışımızın İslâm dininden yahut İslâm dünyasının bünyesinden kaynaklandığı fikrini yıkmalı, böylece yeni bir çalışma çabası içine girmeliyiz.”(Karahan 211)
5. Müslümanlara ilim tarihlerini, sahip oldukları medeniyet müktesebatını, medeniyet inşa etme potansiyellerini hatırlatmıştır. Böylece Müslümanların özgüvenlerini kazanmaları noktasında da önemli bir katkı sağlamıştır. Zaten Fuat Sezgin bu hususla ilgili; Müslümanların ilim ve bilim dünyasına kazandırdıkları şeylerin iyi ve doğru bir şekilde insanlarımıza anlatılması gerektiğini, okullarda ders olarak verilmesi gerektiğini söylemektedir. Kendisinin de kurduğu enstitüler aracılığıyla, yaptığı çalışmalarla bunun mücadelesini verdiğini belirtmektedir.(Karahan 208) Bugün Müslümanların geçmişini iyi öğrenip, kazanacağı özgüvenle geleceğini inşa etmesi gerektiğini ifade etmektedir.
6. İslâm medeniyetinde tarihi süreçte, bilimsel gelişmelerin nasıl bir bakış açısıyla gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Bu şekilde Müslümanlara bilime, bilimsel çalışmalara nasıl bakılması gerektiği noktasında bir perspektif sunmuştur.
Bu anlamda Fuat Sezgin bilimler tarihini insanlığın ortak mirası olarak görmektedir. Bilimlerin sıçramalar yapmadığı, yavaş yavaş birikerek tekâmül ettiğini belirtir. İşte Sezgin, bu tekâmül sürecinde Müslümanların 800 yıllık yaratıcılık merhalesinin yok sayıldığını, bu durumun doğru bir şekilde insanlara, özellikle Müslümanlara anlatılmasının gerekliği üzerinde durur. Fuat Sezgin Müslümanların diğer toplumların sahip olduğu bilimsel değerlere nasıl baktıklarını ve bunlardan nasıl faydalandıklarını ortaya koyarak, bugün özellikle batının sahip olduğu bilimsel ve teknolojik gelişmeler karşısında nasıl bir tavır alınması gerektiğini şöyle ifade ediyor: “Müslümanlar M. 7. yüzyıldan itibaren bilimleri Yunanlılardan, Hintlilerden aldılar. Müslümanların bir meziyeti vardı. O alışlarında Hıristiyan olsun, Yahudi olsun, ne olursa olsun insanları hoca olarak kabul ettiler. Müslümanlar onlardan süratli bir şekilde öğrendiler. İki yüzyıl sonra Müslümanlar bu ilk merhaleyi, yani başkalarından almayı geride bırakarak yaratıcı olmaya başladılar. Hatta Müslümanlar onlardan bilgiyi alırken, hocalarının faziletlerini hiçbir zaman unutmadılar, onu söyleyeyim. Müslümanlar evvela yaratıcı oldular. Bu 800 yıl sürdü. Miladi 850 yılından itibaren, 16. yüzyılın sonuna kadar Müslümanlar ilimde mütemadiyen yeni şeyler keşfettiler. Yeni ilimler kurdular, eski ilimleri geliştirdiler ve ilerde kurulacak bazı bilimlerin temellerini attılar. Ondan sonra ilimler tarihinde önderliklerini yavaş yavaş kaybettiler.” (Turan, Sefer, Bilimler Tarihçisi Fuat Sezgin, Timaş Yay., İstanbul 2010, 14.)
7. Fuat Sezgin Müslümanların bilimsel gelişme için takip etmeleri gereken yolun ne olduğu konusunda bir bakış açısı sunmuştur.
Bu hususla ilgili Sezgin bir röportajında şu açıklamaları yapıyor: “Biz mütemadiyen bir yol bulmaya çalışıyoruz. Aslında yol bulmaya çalışmak fena bir şey değil. Fakat hareket noktası yanlış olunca insan yanlış yerlere gidiyor. Biz evvela insan düşüncesindeki, insan medeniyetindeki yerimizi bilmiyoruz. Bazen hayranlık duyuyoruz, bazen üzüntüye düşüyoruz, aşağılık duygusuna kapılıyoruz, başkalarını taklit ediyoruz. Ve böyle yol alıyoruz. En büyük noksanımız, “yaratıcılık” özelliğimizi kaybetmiş olmamızdır. Yaratıcılığımızı kaybediyoruz ve sonra bu yeteneğimizi geliştirmek yerine, mütemadiyen başkalarından körü körüne bir şeyler almakla yetiniyoruz. Ben başkalarından, yabancılardan alınmasının düşmanı değilim. Bilakis alınmasının zaruretine inanıyorum. Fakat aşağılık duygusuna kapılmadan ve şuurlu bir şekilde, bu almanın mahiyetini bilerek almalıyız. Tabii bunu her fert bilemez. Ama bir cemiyetin fikir adamları, yol tayin ederler. Başkaları da bu yolda giderler. Bizde bu tip yol gösterici insanlar çıkmıyor. Dolayısıyla bu yol da çizilmedi.” (Turan 83) “Bütün mesele müthiş bir şekilde gelişen ve 800 yıl insan akıl tarihinde büyük bir rol oynayan bir medeniyetin mensubu olan insanların, bütün bunların nasıl olduğunu düşünmesi, bu medeniyeti geliştiren insan tiplerini tanıması. Bir Bîrûnî’yi, bir İbn Sina’yı tanımalarını, nasıl çalıştıklarını bilmelerini istiyorum…. Bugün Avrupa Medeniyeti İslâm medeniyetinin çok ilerisinde. Avrupa Medeniyeti bize yabancı değil, bizim medeniyetimizle akraba. Mümkün mertebe onların metotlarını, aletlerini, fabrikayı, mümkün olan en kısa sürede onlardan almamız gerekir. Japonların, Korelilerin böyle bir zengin mazisi yoktu. Ama bir inançla kısa zamanda çok uzun bir mesafe kat ettiler. Onun için Türkleri uyandırmak lâzım. Türkiye hâlâ bugün İslâm medeniyetinin en güçlü ülkesidir. İslâm dünyası da Türkiye’ye böyle bakıyor. Biz bu yaratıcılık konumumuzu tekrar yakalamalıyız.” (Turan 81-82).
Kaynakça
Abuzar, Celil, “İslâm Medeniyetinin Yeniden İnşası”, Harran Üniversitesi İFD, 2017, XXXVII, 87-93.
Akdoğan, Ali, “Medeniyetlerin Oluşmasında Dinin Rolü ve İslâm Medeniyeti”, Dini Araştırmalar, 2008, II (32), 87-106.
Baliç, İsmail, “Geschichte des Arabischen Schrifttums, DİA, İstanbul 1996, XIV, 37-38. Baltacı, Cahit, İslâm Medeniyeti Tarihi, MÜİF Yay., İstanbul 2005.
Barthold, W, İslâm Medeniyeti Tarihi, Düz. M. Fuad Köprülü, DİB Yay., Ankara 1984.
Başkan, Mustafa, “Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften”, DİA, İstanbul 2016, Ek-1, 641-642.
Bayraktar, Mehmet, İslâm’da Bilim ve Teknoloji Tarihi, Rehber Yay., Ankara 1992.
Bozan, Oktay, (2019). “Fuat Sezgin’e Göre İslâm Dünyasının Yükselme ve Gerileme Nedenleri”, Fuat Sezgin ve Temel İslâm Bilimleri (Güncel Tartışmalar - Teorik Teklifler), Divan Kitap, İstanbul 2019, 383- 392.
Fazlıoğlu, İhsan, “Fuat Sezgin ile “Bilim Tarihi” Üzerine”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 2004, 2 (4), 355-370.
Hansu, Hüseyin, “Fuat Sezgin: Arap-İslâm Bilimleri Tarihi I, İstanbul: Prof. Dr. Fuat Sezgin İslâm Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Yayınları 2015, XIII+1072 sayfa.”, İstanbul Üniversitesi İFD, 2016, 34, 221-228.
Hodgson, Marshall G. S., İslâm’ın Serüveni, I-III, İz Yay., İstanbul 1993.
Karahan, Abdullah, “İslâm Medeniyetinin Duraklama Sebepleri” Konferansı: Fuat SEZGİN”, Hadis Tetkikleri Dergisi, 2003, 1 (2), 205-211.
Kazıcı, Ziya, İslâm Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi, Kayıhan Yay., İstanbul 1999.
Kenan, Seyfi, “İslâm Dünyası’nın Duraklama Sebepleri Üzerine Ünlü İlimler Tarihçisi Fuat Sezgin’i Dinlemek”, Değerler Eğitimi Dergisi, 2003, 1 (4), 73-98.
Kılıç, Atabey, “Fuat Sezgin’in Geschichte des Arabischen Schrifttums (GAS) İsimli Eserinin İslâm Araştırmalarındaki Yeri”, Fuat Sezgin ve Temel İslâm Bilimleri (Güncel Tartışmalar - Teorik Teklifler), Divan Kitap, İstanbul 2019, 339-368.
Kocabaş, Şakir, “İslâm ve Bilim”, Divan, 1996, 1, 67-83.
Kutluer, İlhan, “Medeniyet”, DİA, İstanbul 2003, XXVIII, 298-301.
Özden, Yüksel, Eğitimde Yeni Değerler, Eğitimde Dönüşüm, Pegem Akademi Yay., Ankara 2013.
Serdar, Ziyaüddün, İslâm Medeniyetinin Geleceği, çev: Deniz Aydın, İnsan Yay., İstanbul 1986.
Sezgin, Fuat, İslâm’da Bilim ve Teknik, I-V, çev: Abdurrahman Aliy, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yay., İstanbul 2008.
Turan, Sefer, Bilimler Tarihçisi Fuat Sezgin, Timaş Yay., İstanbul 2010.
Ural, Şafak, “Kültür, Medeniyet ve Bilim”, Düşünce ve Gelenek, M. K. Arıcan, M. Vural, M.E. Kala (Ed.), Felsefe-Edebiyat ve Değerler Sempozyumu’nda (1-3 Kasım 2012), Hece Yayınları, Ankara 2016, 275- 286.
https://www.safakural.com/makaleler/kultur-medeniyet-ve-bilim
http://www.ibttm.gov.tr/TR-84340/İslâm-bilim-ve-teknoloji-tarihi-muzesi.html
