Kişiliği
Fuat Sezgin; İslam bilim tarihi hakkındaki önyargıların giderilmesi, yanlış ve eksik bilgilerin düzeltilmesi, geçmişten bugüne İslam biliminin tanıtımı ve günümüze taşınması yönünde olağanüstü çaba göstermiştir. Büyük, önemli ve kaliteli çalışmaları dünya çapında kabul görmüştür. Bu çalışmaları ile İslam biliminin bilim tarihinde önemli bir yeri olduğunu göstermiş ve bunu dünyaya kabul ettirmiştir. (Şeşen,2019)
Prof.Dr. Yasin Aktay: Kendi âlemini, dünyanın içinden geçmekte olduğu, bizzat kendisinin de yaşamak durumunda kaldığı olaylardan koruyarak örme konusunda inanılmaz bir irade ortaya koyan Fuat Sezgin, insanına küsmeden kendi âleminin sınırlarını genişletmeye, kalitesini artırmaya, güzelliğini özenle işlemeye devam etmiştir. İlerleyen yaşına rağmen, ömrünün son demine kadar ısrarla sürdürdüğü çalışma azmi, heyecanı ve disiplini dolayısıyla akademik dünyamıza bir rol model olmak üzere sürekli gündemde tutulması gereken bir âlimdir.(Seyfi Kenan,2003)
Fuat Sezgin İslam âlimlerinin bilimsel keşiflerini gündeme taşıyarak Türklerin ve genel olarak Müslümanların uygarlığı ilerletme becerisine geniş kitlelere göstermiştir. Böylece kendi tabiriyle “Müslümanların gereksiz yere aşağılık kompleksi içinde yaşamalarına” engel olmaya çalışmıştır. (Doğan,M.,& Erdoğan,M.C., 2019)
Doğubeyazıt eski müftüsü olan babası Mirza Mehmet Efendi ile hocası Ritter’den kazandığı dil öğrenme aşkı, ‘rıhle’ geleneğini canlandıran ilmî seyahatleri, hayatını adadığı merkezî bir konuyu, “bilimlerin temelinin İslam bilimleri” olduğu tezini başarıyla ispat etmesi, dünya zevklerine tamah etmeden ‘sabr-ı cemîl’ ile engelleri aşarak vatan evladına özgüven aşılaması, Almanya’da kendisine tevdi edilen “yazarlar ödülü”nü, Filistin karşıtı tutumlarıyla öne çıkan Yahudi cemaatinin başkanının da ödüle ortak gösterilmesinden dolayı reddetmesi, haksızlık karşısında mazlumların yanında durması, “ilm-i siyaset” sahibi olmakla beraber günlük politikadan, polemik ve demogojiden uzak durması, uzun süre başkanlığını yürüttüğü vakıftan ilave ücret almadan emekli maaşıyla yetinmesi, kendisini ilme adamış gerçek bir “zahit” olarak vaktini gösterişli toplantılarda zayi etmeyip bereketli çalışmalara imza atması, metodik düşünceyi öncelemesi onu örnek bir bilim adamı yapan özellikleridir.(Furat,2010)
Hellmut Ritter, Fuat Sezgin’in ilmî çalışmalarındaki azmini ve kendisine olan bağlılığını gördükçe çalışmalarında onu da yanına almıştır. Sezgin, yıllar sonra hocası Ritter ve o çalışmalar hakkında şu sözleri söyleyecekti: “Ritter, başta İstanbul kütüphanelerindekiler olmak üzere, Türkiye’deki yazmaları dünyada en iyi bilen kişiydi. (...) Böylece yavaş yavaş kitapları, yazarları tanımaya başladım. Hiçbir şeyi de unutmuyor, söylediği her şeyi hafızamda tutuyordum. Kolay değil, bir adam sana birçok nesilden aldığı birikimi, öğrendiği her şeyi veriyor, aktarıyor. Öyle şeyler ki hiçbir yerde bulamaz, hiçbir kitapta okuyamazsın. Bu şuurla söylediği her şeyi kafama almaya çalışıyordum.”(Mahmut Ak, 2019)
1954'te Arap Dili ve Edebiyatı bölümünde Buhârî’nin Kaynakları adlı doktora tezini tamamladı. Mecâzu’l-Kur’ân’ın kaynaklarını aradığı sırada, İbn Hacer elAskalanî’nin Tehzibü’t-Tehzîb adlı eseriyle karşılaşan Fuat Sezgin, Ma‘mer b. el-Müsennâ’yı Buharî’nin kitabında Ma‘mmer diye zikrettiğini öğrendi. Buharî’nin bu kitapla ilgisini araştırmaya başlayan Sezgin, Buharî’nin yazılı kaynak kullanıp kullanmadığını merak etmiş ve araştırmaya koyulmuştur. Bu teziyle o, hadis kaynağı olarak İslâm kültüründe önemli bir yere sahip olan Buhârî’nin (195/810-256/870) bir araya getirdiği hadislerde bilinegeldiğinin aksine sözlü kaynaklara değil İslâm’ın erken dönemine, hatta VII. yüzyıla kadar geri giden yazılı kaynaklara dayandığı tezini ortaya attı. (Yeşil,2018)
İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadar sahasında yazılan en kapsamlı eser olan Geschichte des Arabischen Schrifttums/Arap İslâm Bilim Tarihi’ni yazan Fuat Sezgin, bu eseriyle tarihe geçti. Sezgin, bu çalışmaya başlamadan önce, 1956 yılında hocası Ritter’e bu fikrini açmış o ise “Bunu dünyada hiç kimse yapamaz. Bırak bu işi; boşuna kendini yorma” cevabını almıştı. Çalışmalarına kararlılıkla devam eden Sezgin, 1967 yılında kitabın birinci cildi çıkar çıkmaz Ritter’e göndermişti. Ritter, Fuat Sezgin’e gönderdiği bir kartta eserle ilgili “Şimdiye kadar böylesini hiç kimse yapamadı. Senden başka da hiç kimse yapamayacak, tebrik ederim” cümlelerini yazmıştı.(Yeşil,2018)
Fuat Sezgin 1966 yılında, Almanya’ya gidişinin dördüncü ayında tanıştığı, “Hayatımın belki de en mühim hadiselerinden biri, hayatımdaki talihli bir tesadüf” diyerek bahsettiği eşi, bir şarkiyatçı olan Dr. Ursula Sezgin ile evlenmiştir. Fuat Sezgin eşinin hayatındaki yerini şu sözlerle ifade eder: “O olmasaydı işim çok zor olurdu. Benim imanım vardı. Allah’a karşı mutlak inancım vardı. Bir de eşimin çok yüksek insani vasıfları ve benim hedefime ulaşmamdaki bana olan inancı ve beni desteklemesi. (...) Kitabımı yazarken, eşim yazdıklarımı alıyor, etüt ediyordu. Almancam pek iyi değildi, tashih ederek matbaaya gidecek hale sokuyordu. Eşim benim için çok mühimdi! Esasında hanımlar insanların hayatında büyük rol oynarlar.” (Mahmut Ak,2019)
Hilal Sezgin: “Babam hayatını bilime, özellikle de Garp ile Şark kültürleri arasındaki çok yönlü tarihî ilişkilerin araştırılmasına adamıştı. Birçok kez Arap ülkelerine, İran, Hindistan, Malezya ve Rusya’ya gitmiş ve bu ülkelerde el yazması eski eserlerin bulunduğu kütüphanelerde haftalarca zaman geçirmişti. Son yıllarında Frankfurt ile İstanbul arasında adeta mekik dokumuştu. 92 yaşında bile hafta sonları dahil olmak üzere her gün bu enstitüdeki çalışma yerine gitmiştir.”(Bayhan,2013)
Alman fizikçi Eilhard Wiedemann 1900 yılında İslam bilim tarihi eserlerinde bulunan aletleri tanıtmak amacıyla aslına uygun olarak modellemeye başlamıştı. 1928 yılına kadar, hayatının yaklaşık 30 yılında sadece beş aletin modelini yapmayı başarmıştır. Prof. Dr. Fuat Sezgin “Acaba 30 aleti yapmayı başarabilir miyim?”, “Bir müze olmasa bile bir odayı doldurabilir miyim?” düşüncesi ile çalışmalara başladı. Frankfurt’ta kurduğu İslam Bilim Tarihi Müzesi’nde 700’den fazla aleti modelleyerek hayal ettiğinin çok ötesinde bir başarıya imza attı.(Doğan,M.,& Erdoğan,M.C., 2019)
Prof. Dr. Fuat Sezgin, Almanya’da kurduğu İslam Bilim Tarihi Müzesi’nin bir benzerini kendi vatanında, İstanbul’da kurmaya karar verdi. Hedefi, Türklerin kendi medeniyetlerinin bu olağanüstü başarılarını ve Müslüman bilim insanlarının ilimler tarihine katkılarını daha somut bir şekilde görmelerini sağlamaktı. (Doğan,M.,& Erdoğan,M.C., 2019)
Prof.Dr. Abdülkerim Kar: “2006 yılında ziyaretine gittiğimizde, Frankfurt’a gelip misafir öğretim üyesi olarak çalışmaya başladığında, bir gün üzüntülü bir durumdayken, aklına birdenbire bir fikir geldiğini söyledi. “Bu benim başıma gelenlerde mutlaka Allah’ın bana söylemek istediği bir şey var. Onun için beni buraya sürgün etti. Belki de ben buraya görevlendirildim, diyerek bütün gücümle çalışmaya başladım.” dedi. Hatta, son 17 yıldır Frankfurt’a yakın bir kasabada oturduğunu, ama eşinin sabahları kendisini enstitüye getirip akşam aldığını ve bu süre içinde kasabayı hiç gündüz gözüyle görmediğini söyledi. Öyle bir yoğun çalışma temposu vardı… Hoca İstanbul’da kurulacak müzeyi, ilkokullardan başlayarak tüm çocukların görmesini istiyordu. “Çocuklar hangi medeniyetin üyesi olduklarını, Ortaçağ’ın karanlık olmadığını bilmeleri lazım. Bunun aracı ise müzede görerek öğrenmeleri olacak.” diye seviniyordu.”(Hansu,2016)
Yazıyı Sezgin’in öğrencilerle gerçekleştirdiği bir söyleşiden alıntıyla noktalamak istiyorum: “Elimden geldiği kadar çok çalışıyorum, birçok kitaplar keşfediyorum, onların da bulamadığı kitapları, ama hiçbir zaman kitabımda bilerek hata yapmadım. Hakikati hiçbir zaman bile bile zorlamadım. Arkamda birtakım hatalar bırakmaya çalışmadım. Bunu size garanti ederim, bilime sadık kaldım.”(Mahmut Ak,2019)
Kaynakça
Ak, Mahmu. “İSLAM BİLİM TARİHİNE ADANMIŞ BİR ÖMÜR: PROF. DR. FUAT SEZGİN”. Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi 24, sy. 47 (Aralık 2019): 225-37. https://doi.org/10.20519/divan.670087.
Ahmet Hamdi Furat; “Fuat Sezgin’in GAS İsimli Eseri Bağlamında Hicri Beşinci Asrın Ortalarına Kadarki İslam Hukuku Literatürü Hakkında Değerlendirmeler”, yayımlanmamış tebliğ, VII. İslam Hukuku Anabilim Dalı Koordinasyon Toplantısı, Erzurum 01-03 Haziran 2010.
Yeşil, Ü. (2019). Prof. Dr. Fuat SEZGİN (24 Ekim 1924-30 Haziran 2018). Hadis Tetkikleri Dergisi, 17(1), 171-176.
Doğan, M., & Erdoğan, M. C. (2019). FUAT SEZGİN’İN HAYATI, ESERLERİ VE 2019 YILI ETKİNLİKLERİ. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9(3), 1-48.
Şeşen, R. (2019). HOCAM PROF. DR. FUAT SEZGİN. Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi1-2.
Hüseyin Hansu; “Fuat Sezgin Arap İslâm Bilimleri Tarihi-I”, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Dergisi, 2016.
Nevzat Bayhan, Bilimler Tarihi'nde Zirve İsim Prof.Dr. Fuat Sezgin, Yafa Yayınları, İstanbul 2013.