Her şeyden önce Tekeli’nin, Sayılı’dan sonra Türkiye’de bilim tarihinin kurumsallaşmasında tartışmasız önemli bir yeri vardır. Türkiye’de genelde bilim tarihin, özelde ise astronomi tarihinin gelişmesinde önemli katkıları bulunmaktadır. Türkiye’de yetişen ilk bilim tarihçisi, ilk astronomi tarihçisi ve en önemlisi bu alanda ilk bilim kadınıdır. (Unat, 2008)
“””Türkiye’de bilim tarihi araştırmalarının yapılması, bugün bile oldukça güçtür ve bunun en temel iki sebebi, Ortaçağ bilim dillerinden birini -ki bizim için öncelikle Arapça ve sonra Eski Türkçedir- bilimsel metinleri tercüme ve tahlil edecek ölçüde öğrenmek ve ikincisi ise dönemin bilimini veya bu bilimi güden bilimsel kuramları çok iyi öğrenmektir; mesela, bir astronomi tarihçisinin, Batlamyus’un el-Mecistî’sinin içeriğini Arapçasından anlayacak kadar lisan ve bilim içeriğiyle donanmış olması gerekir; bu ise takdir edersiniz ki ülkemizin koşulları altında oldukça güç bir iştir; bu güçlüğü bilen ve hatta bizzat bunların sıkıntılarını derinden yaşamış olan Tekeli, öğrencilerini mecburen “usta-çırak ilişkisi” içinde yetiştirmiş ve eski bilimsel metinlerin satır satır ve hatta kelime kelime yeniden kurgulanmasında, Türkçe ’ye çevrilmesinde, anlaşılmasında ve değerlendirilmesinde öğrencilerini asla yalnız bırakmamıştır.“””(Türkiye’de Bilim ve Kadın)
Mustafa Kemal Atatürk, inancıma göre, Türk Tarihçilerini iki görevle yükümlü kılmıştır ki bunlardan birisi genel ve diğeri ise özeldir; “Genel Görevimiz”, (aslında herkesin görevidir), akıl ve bilimin gösterdiği yoldan gitmek ve “Özel Görevimiz” ise, “Türk Rönesans”ını gerçekleştirebilmek için gerekli olan tarihsel araştırmaları yapmak ve verileri-yorumları derlemektir; böylece bu iki görev, tarihçilerin sırtlarına, kısmen siyasî bir sorumluluk da yüklemiş olmaktadır.
Sayılı ve Tekeli, öğrencileri ile yapmış oldukları özel sohbetlerde ve derslerde, yeri geldikçe bu görevlerimizi hatırlatmış ve dolayısıyla bizlerde evrensel ve ulusal değerlerden oluşan dengeli bir sorumluluk bilincinin uyanmasını sağlamışlardır; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ndeki bilim tarihi araştırmaları, Atatürk’ün belirlediği ve iki üstadımız Aydın Sayılı ve Sevim Tekeli’nin bilim tarihine uyguladığı bu çizgi üzerinde sürdürülmeye devam etmektedir ve edecektir. (Türkiye’de Bilim ve Kadın)
Sevim Tekeli, Doktora konusu olan Takiyeddin’in rasat araçları üzerinde tez hocası Merhum Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı ile çalışmaya başlarken Takiyeddin bilime katkı yapmış biri olarak değil ancak bir Osmanlı müneccimi olarak tanınıyordu. İşte Sevim Tekeli’nin en büyük mutluluğu, bir müneccim olarak tanınan Takiyeddin’i dünya bilim tarihine katkı yapmış bir bilim adamı olarak tanıtmış olmasıdır. (OCAK, 2004)
Kaynakça:
-Ocak, T. (2004). Prof. Dr. Sevim Tekeli’ye Takdim, Kalkan, 1-3.
-Türkiye’de Bilim ve kadın : “Türkiye’de Bilim ve Kadın” Çalıştayı bildirileri, 18-19 Ekim 2007.
-Unat, Y. (2008). Prof. Dr. Sevim Tekeli ve Bilim Tarihine Katkıları, academia, 1-14.